top of page

Bugün gölgem taşına düşer 
Yarın bedenim toprağına ey mezar
Ettiğim mi yanıma kâr kalır
Etmediğim mi bilmem
Geriye bakmak namümkün çürümüş gözlerle
Bu yüzden karanlık mıdır ölüm
Bir gönül gözü iliştirsem ruhuma
Bir kalp kulağı 
Yine görsem yine duysam
Zaman hangi yanına düşer varlığın
Ölüm ya da kalım
Kalırken bilmediklerim
Ölümde malumum olur
Ama diyemem gördüğümü duyduğumu kimselere
Bir de dilim olsa kuş lisanı şakıyan
Kanatlanıp uçsa kelimeler alemden aleme (H. 23.10.15 İstanbul)

sözü böldük evvelinde

yetmedi şiiri şarkıyı böldük

bir sağa bir sola attık

bir yanımızla sevdik

bir yanımızla kabullendik

diğer yanımız alçaktı bu yüzden

diğer yanımız eksik

tamlığımızın özlemiydi

burnumuzun direğini sızlatan

aynı ekmeğin damağımızdaki fakir tadı

aynı maşrapadan yudumladığımız suyun serinliği

böldük BİR olanı

böldük biz olanı

böldükçe artmadık çoğalmadık

böldükçe eridik

böldükçe azaldık

ne suçu vardı renklerin

kırmızıyı yeşile hasret bıraktık

güvercine yalan söylettik

şahine örselettik güvercini

düştü toprağa beyaz kanatları

gecenin karanlığında ay ve yıldız kefen oldu narin bedenine

bülbüller ağıt yaktı kendi lisanı ile

dilin ne suçu vardı

dinin ne günahı

duayı unuttu kalplerimiz

belayı diledik Allah'tan 

geldi bela kapımıza

çaldı tokmağı ölümle birer onar

bölünmeyen anaların acılı yüreğiydi

sulhu dileyen kalpleri

gözlerinden akan yaşlarıydı

bir de umudu yaşatan memleket toprağıydı bölünmeyen

yağmurla buluşunca bizi bize hatırlatan

bir çocuk gülüşü kadar taze

bir ihtiyar yüzü kadar kadim

fırtınalar diyarı Anadolumuz vardı

bizi olduğumuz gibi bağrına basan

özgürlüğümüz... 14 Ekim '15 H.

Mevsimi geldi
Ömrü bitmiş muhabbetlerin
Dallarımdan düşüşünün
Sarı bir ölümün 
Salına salına toprağı öpüşünün / H. 30 Eylül '15

Sevmek marifet değil
Sevmek tüm beceriksizliğinle bir dünya inşa etmenin deli cesareti
Ve o inşa ettiği dünyayı tek çöp almadan terketme metaneti
Olduğu gibi gelip olmadığı gibi gitmenin sükuneti sevmek... 14 Eylül '15 H.

Yaşamın tüm renklerinin yeniden doğduğu bir sabaha uyansak.

Seyretsek hayatı ve onun mücizelerini dingin ve şefkatli.

Merhaba desek doğması muhtemel yeni anılara...

Atsak kendimizi yaşam ırmağına, emanet etsek dalgalara kendimizi.

Götürse gittiği yere bizi... 12 Eylül '15 H.

Rüzgâr bir başka güzeldi bugün
Ilık avuçlarının arasına aldı yüzümü
Yel oldu dolaştı yanaklarımda bahar bahar
Narin nazik salındı tebessüm olup dudaklarımda

O esmeye devam etti güneşe dokunarak
Sıcak bir ışıltı aşıladı hayatın damarlarına
Belli belirsizdi zamanda aktı durdu
Zaman oydu zaten estikçe geride bırakan

Öğrenecek ne çok şey vardı rüzgârdan
Esip geçmek değildi kırıcı olan
Ezip geçmekti gönülü gönüle vuran
Yaralı kalplerden sızandı dondurucu tipi boran ( hilal / 24.04.14 )

Gözlerin yaşla dolarken duyduğun sızı
Kapanmamış yaralarına düşen damlaların tuzu nispetindedir
O tuz ki çölleşmiş yüreklerin geride bıraktığı
Nasırlı ellerin göz pınarlarına zerk ettiği ( Hilal / 08.01.14 )

Bir mevsim dönümüydü
Ben sana geldiğimde
Sen kendinde değildin
Açıktı kapın girdim yüreğine
Sen kendine geldiğinde
Sığamadık sana
Yine bir mevsim dönümünde
Döndüm kendime 
Haziran'ın rahmeti ile
Dağıldı Mayıs'ın sıkıntısı
Şimdi güneşe döndük yüzümüzü
Sen doğarken günaydın diyeceksin
Ben batarken iyi akşamlar güneşe
Sen bana geldiğinde
Ben de sende misafir olacağım
Belki karşılaşacağız birgün
Kendimize dönüşlerimizin birinde
Ilık bir merhaba düşecek dilimizden

( 02/06/14 HilalKorucu )
Fotoğraf: 23 Nisan 2014 Kartal

gitmek bir yerlere
her adımda bir an'la tanışmak
gitmek bir yerlerden
şahitlik edilmiş zamanlara karışmak

olmak ya da olmamak meselesi değil
yol almak bir gönülde
konmak ya da uçmak meselesi de değil
yol vermek bir gönüle

sadece gitmek 
gelmeleri olmayan... ( Hilal / 05.12.13 )

Ayağımın boşluğu hissedişinden hemen sonraydı
Ellerimin yüreğini kavrayıp tutunması hayata
Zor zamanların bu ani tanışıklığında 
Ne kadar taşıyabilirdin ruhumun ağırlığını
Belki kırılır orta yerinden gönlün bir parçası kalır elimde
Belki kıyamam çözerim parmaklarımı

Neydi bir anlık kurtuluşun hikayesi
Belki de birlikte soluyacak nefesimiz vardı
Vademin son demlerini senle tamamlamaktı kaderim
Herbir parçamı bir kayalıkta bırakıp giderken
Kırmızı bir kederin resmini yapmaktı son çarem
Ben de vardım bir zamanlar bu alemde demek için ( Hilal / 25.11.13 )

1/3

Please reload

bottom of page